Haber
2017-10-21 09:34:53
Arz talebi karşılamaktan hâlâ uzaktır

Eğitim Bir-Sen Genel merkezi tarafından üniversitelerde yaşanan sorunlar ve  YÖK ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma hazırlandı. Bu açıklama  Eğitim Bir Sen Genel başkan yardımcısı Atilla Olçum   tarafından Eğitim Bir Sen Bursa 2 Nolu şubesi İl divan toplantısında  kamuoyuna sunuldu.

            Akademisyenler ve eğitim çalışanları ile birlikte hazırlanan çalışma kapsamında sistemle ilgili pek çok konunun masaya yatırıldığını ifade eden Eğitim Bir-Sen Genel başkan yardımcısı Atilla Olçum  “Yükseköğretim ve yükseköğretimin niteliği, derin sosyo-ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin yaşandığı son 30 yıllık dönem sonrası tüm dünyada yeniden sorgulanmaktadır. Türkiye’de de yükseköğretim ve yükseköğrenim sorunu uzun yıllardır çok boyutlu olarak yoğun bir şekilde tartışılmakta ve talepleri karşılayabilmek için reform ihtiyacı toplumun hemen her kesimi tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Yükseköğretimde reform yapılmasının gerekliliği konusunda toplumun tüm kesimleri arasında uzlaşma olmasına karşın reformun nasıl olması gerektiği konusunda bugüne kadar bir uzlaşma sağlanamadığından yükseköğretim alanında köklü bir reform gerçekleşememiştir. Türkiye’de yükseköğretimin yapılandırılmasına ilişkin tartışmalar uzun yıllar sadece Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yapısı ve rektör seçimleriyle sınırlı kalmış ve yükseköğretimin asıl sorunları gündeme gelememiştir. Bunun en büyük sebebi, yükseköğretim geçmişimizin, siyasi hastalıklarımızın en çok nüksettiği alanlardan biri olmasıdır. Yükseköğretim yapılanmasının resmi sistem muhafızı olarak kurgulanması, bugün bu alanda yapılmaya çalışılan her değişikliğin siyasi sistem değişikliği gibi algılanmasına neden olmaktadır. İşte bu yüzdendir ki, yükseköğretim sisteminin reforme edilmesindeki ilk aşama, yükseköğretimin felsefesini ve mahiyetini yeniden tanımlayacak bir zihniyet değişikliği olmalıdır” diye konuştu.

Olçum, sendikaları tarafından görüşülen ana konuları şu başlıklar halinde sıraladı,

Arz talebi karşılamaktan hâlâ uzaktır

Türkiye’nin değişim ve dönüşümüne paralel olarak üniversiteler çok daha ulaşılabilir ve erişilebilir hale gelmiş, yükseköğrenime geçişte öğrencilere çok daha fazla alternatifler sunulabilmiştir.

Akademik kariyer sistemindeki çarpıklık ve objektiflikten uzaklık, zincirleme sorunlara sebep olmaktadır

Üniversite yapılanmasında 2547 sayılı Kanun’un dayandığı zihniyetten kaynaklanan sorunlar, olumsuz sonuçlarını en çok akademisyenlik mesleğinde ve akademik kariyer sisteminde göstermiştir. Akademik kariyer sistemindeki çarpıklık ve objektiflikten uzaklık, zincirleme sorunlara sebep olmaktadır

.Akademisyenlerin bilimsel çalışma alanını terk etmemek konusunda tavır geliştirdiği bir yükseköğretim sistemine geçmeliyiz

Öncelikli ihtiyacımız, bilginin ticarileşmesi değil, bilgi ve düşüncelerin üniversite dünyasına hâkim olmasıdır

Yükseköğretim sisteminin en büyük eksikliklerinden biri, insanı ve düşüncelerini temel bir tema olarak görmemesi; insanilik vasfının bulunmamasıdır

Yasaklayıcı olmayan ama şeffaf ve hesap verilebilir yapılar oluşturan, yükseköğretimin girdileri kadar çıktılarına da odaklanan, yükseköğretim kurumları arasında tek tip bir yapı yerine çeşitliliği sağlayan, akademik, bilimsel ve idari özerkliği evrensel standartlar ekseninde tanımlayan, rekabetin yanında iş birliğini, katılımcılığın yanında müşterek karar mekanizmalarını öngören bir sistem, yükseköğretimin paydaşlarının en büyük beklentisidir.

Özgür düşünceye ve özerk yapılanmaya zarar verecek, iş güvencesini ortadan kaldıracak düzenlemelerden kaçınılmalıdır

Yükseköğretim kurumlarının görevi özgürce araştırma ve bilimsel çalışma için uygun ortam hazırlamak olmalıdır

Akademik özgürlük güvence altına alınmalıdır

Akademisyenliğin iş güvencesiz bir meslek olduğu algısını pekiştirecek, bu mesleğe olan talebi düşürecek değişikliklerden vazgeçilmelidir

ÖYP, gözden geçirilerek yeniden yürürlüğe konulmalıdır

Doktora mezun sayısındaki artışı korumaya dönük destekler ve teşvikler artırılarak sürdürülmelidir

Üniversitelerde idari yapılanma sağlam zeminlere oturtulmalı, idari personele hak ettiği önem verilmelidir

Görevde yükselme ve unvan değişikliği sürecine işlerlik kazandırılmalı, idari personele üniversiteler arasında yer değişikliği imkânı verilmelidir

Üniversitelerde görevde yükselme sınavlarının yapılmaması, yapıldığı hâllerde de mevzuatın keyfe keder yorumlanarak atamalarda eşitsizliğe neden olunması, kariyer ve liyakat ilkelerinin üniversite personel sistemi literatüründen fiilen kaldırılması sonucunu doğurmuştur.

İdari personelin eş ve sağlık durumuna bağlı mazeretleri nedeniyle yer değişikliği yapamaması birçok sorunu beraberinde getirmekte; aile bütünlüğünün parçalanmasına, personelin motivasyonunun bozulmasına, çalışma barışının zedelenmesine ve iş veriminde azalmaya sebep olmaktadır. Yer değiştirme talebi olan ve muvafakat için kurumuyla sorun yaşayan personel keyfi uygulamalarla psikolojik baskı altına alınmaktadır. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sürecine işlerlik kazandırılmalı; suistimallerin önlenebilmesi için görevde yükselmeye tabi tüm kadrolar merkezi olarak YÖK tarafından ilan edilerek yine merkezi olarak gerçekleştirilecek görevde yükselme sınav sonuçlarına göre söz konusu kadrolara atama yapılmalı; idari personele üniversiteler arasında yer değişikliği imkânı verilmelidir.

Sonuç olarak, üretilmiş bilgilere değer vermekle yetinmeyen, kendisi de bilgi, fikir ve değer üreten, teknolojinin öğretimiyle sınırlı akademik bakıştan kurtulup teknoloji üretip geliştiren bir akademik forma kavuşan, sadece kendi dışındakileri değil, kendisini de eleştirip sorgulayan bir üniversite modelini kurmalı ve sürdürülebilir hale getirmeliyiz.

Kimin rektör seçildiğini ya da rektörü kimlerin seçtiğini ana gündem maddesi olmaktan çıkarmalı; rektörlerin ve dekanların yasaklamayı değil, yasak savmayı esas aldığı,  bilimsel çalışmayı destekleyip, özgür düşünceye yeni kanallar açma girişimlerini ana gündem maddesi yapmalıyız.

Akademik ve idari personelin, daha iyi üniversite, daha bilinçli gençlik, daha donanımlı toplum ve daha güçlü Türkiye için el ele verdiği, birinin diğerinden daha az ya da daha fazla değerli görülmediği, idari personelin söz ve seçim hakkını en çok akademik personelin savunduğu, idari personelin akademisyenlere daha iyi eğitim ve daha fazla üretim için destek vermeyi görev saydığı bir üniversite profilini hayata geçirmeliyiz.

Kurum çalışanlarının aidiyet duygusu dikkate alınmalıdır. Eğer aidiyet duygusu tükeniyorsa, kurum da tükenmeye mahkümdur. Reklam için milyarlarca para harcarsınız, ancak kurum çalışanlarının yaptığı reklamı yapamazsın’’

Kaya: Üniversitelerde problemler büyüyerek devam ediyor.

Eğitim Bir – Sen Bursa 2 No’lu Şube Başkanı Öğr. Görv. İlyas Kaya ise, “Üniversitelerin ve KYK’lar ile ilgili yine yeni eğitim öğretim dönemine bir çok çözümlenmesi gereken problemlerin var olduğunu ve bu problemlerin çözümsüz şekilde devam ettiğini, başka bir deyişle her geçen gün yenilerinin eklendiğini belirtti.

Üniversitelerde Memurlar En Düşük Maaşı almakta

 “Üniversiteler çalışan personelin problemleri artarak devam etmektedir. Bunlardan bazılarını sıralamak gerekirse Üniversitelerde çalışan idari personel en düşük devlet memuru maaşını almaktadır. Bu durumun üniversite ödeneği ile güçlendirilmesi gerekmektedir. İdari personel eğitim ödeneği ve döner sermaye payından faydalandırılacak üniversitelerde memur istihdamı tercih edilebilir hale gelmelidir.”

Öz gelirden maaş alan personel durumu

“4/b kapsamında istihdam edilen üniversite personeli öz gelirden maaş almaktadır. Bu personellerin üniversite içerinde genel bütçeye aktarımının sağlanması kadro maaş ilerlemesi sağlanmalıdır.”

Görevde Yükselme Sınavı Sorunu

“Üniversitelerde çalışan personeller üst öğrenimlerini bitirmelerine rağmen kurumların unvan sınavı açmaması dolayısıyla mağduriyet yaşanmaktadır. Tekniker yada memur olarak görev yapan bir personel lisans tamamlamasını mühendislik vb. alanlarında tamamlamış olmasına rağmen unvan ve özlük haklarından faydalanamamaktadır. Acilen bu durumun düzenli ve rutin bir şekilde uygulanması gerekmektedir.”

Üniversitelerde Güvenlik Memuru Mağdur!

“Güvenlik personeli kurum içinde dahil olduğu adli olaylarda yalnız bırakılmaktadır. Adli olaylarla ilgili konularda güvenlik personelinin fiilen müdahil olması yerine, Hukuk Müşavirliğinin adliyede personeline vekaleten müdahil olması daha uygun olacaktır. Bu personelin özgüvenini ve kuruma olan aidiyetini güçlendirecektir. Üniversitelerde güvenlik hizmetlerinin tamamının hizmet alınması yoluyla çözülmesi uygun olacaktır.”

İmkanlar Her Geçen Gün İmkansızlaştırılıyor!!!

Üniversitelerde kreş hizmeti zorunla hale gelmeli

“Üniversitemizde var olan Kreş ve Anaokulu hizmeti, 04.05.2017 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Uludağ Üniversitesi arasında imzalan protokol gereği üniversite bünyesinde hizmet veren Kreş ve Anaokulu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne devredilmiştir.

2017-2018 eğitim öğretim yılı itibari ile İlgili protokol kapsamında; 36-66 ay arasında çocukların eğitim öğretim gördüğü kreş ve anasınıfı hizmetinin Bursa Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından “Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim kurumları Çocuk Kulüpleri Yönergesi” kapsamında hizmet vermeye başlamıştır.

Uludağ üniversitenin personeline sağladığı aile unsurundaki en önemli varlıkları olan evlatlarını güvenli bir biçimde bırakabildikleri, herhangi bir durumda kurum içinde rahatlıkla evlatlarına ulaşıp olumsuzlukları giderebildikleri ve Uludağ Üniversitesini tercih edilebilir kılan; 12-36 ay arasındaki çocuklar için sağladığı Kreş hizmetinin kaldırılması personelini üzmüş ve mağdur etmiştir. Uludağ üniversitesi personeli bu hizmetin devam etmesini arzulamaktadır.”

Üniversitelerde Servis Çıkmazı

“En küçük işletmeler bile servis hizmeti verebilirken bu hizmetin ortadan kaldırılma çalışmaları çalışanların motivasyonu nu düşürecek, kurumun mesai programını olumsuz etkileyecektir. Bursa toplu taşımaların oldukça yoğun olduğu saatler iki kat yoğunlaşacak balık istifi öğrenci ve hastaneye gelen hastalarında yoğunluk ürettiği yoğunluğa yenileri eklenmiş olacaktır. Bu hizmetin iptalini programlayan yetkililer Bursa’daki toplu taşıma araçlarında yoğunluk ve toplum içinde oluşturdukları stresten habersizler sanırım. Evinden kurumuna ulaşmakta problem yaşayan memur, akşamda evine yorgun argın sıkışık ve stresli bir şekilde ulaşmasına sebep olacak ve yine var olan imkânlar imkânsızlaştırılacaktır.”

 

Memur Mesai Yapsın! Ama, Ücret ve Yemek Yemesin.

“Üniversite personeli çalışma yoğunluğunu olduğu dönem ve zamanlarda birim birim fazla mesai yapmak durumunda kalmaktadır. Üniversite personeli işinin yetişmesi ve gerekli işlemlerin tamamlanması için fazla mesaiye kalmaktan imtina etmemektedir. Lakin fazla mesai ücreti bir çok birimlerde alınamamakta, yemek hizmeti verilmemektir. Fazla mesai ücreti alan birimlerde ise ücretler  tatmin etmemektedir. 24 saat hizmet veren birim ve kurumlarda örneğin;  KYK  gece hizmetleri statüsünde 24 saat hizmet vermekte ve ücret olarak günlük 6,5 saat ücreti almaktadır. Saat ücreti ise 1,85 kuruş olarak ödenmektedir. Bu ücret çalışanın yol ve yemek ihtiyacını bile karşılamamaktadır. Emeğinin karşılığına alamayan memur mutsuz olmaktadır. Fazla mesai yapması istenen memura tatmin edici miktarda mesai ücreti  ve yemek hizmeti verilmelidir.”

Öğrencilere Güvenli Barınma İmkanı arttırılmalıdır.

“Mevcut yurtlar öğrencilerin ancak %10’nunu barındırabilmektedir. Bu durumda öğrenciler barınacak yer bulamamakta güvensiz ve uygun koşullarda olmayan ücreti yüksek yerlerde barınmaya mahkum bırakılmaktadır. Öğrencisini kayıt ettirmek için gelen veliler hem kendileri hem de öğrencileri için barınacak yer bulamamakta mağdur olmaktadır. Barınma hizmetlerinin artırılması gerekmektedir. Güvenli ve uygun ücretli yurt imkanları sağlanmalıdır. KYK çalışanları, vatandaşın barınma ve misafirhane taleplerine yetirince cevap verilemediği için vatandaşlarla karşı karşıya gelip zor durumda kalmaktadır.’’ şeklinde Üniversite ve KYK kurumları çalışan ve öğrencileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Kaya; Ekim ayı İl Divan toplantımızı onurlandırın Eğitim Bir- Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum’a, Memur-Sen İl Temsilcisi Numan Şeker’e Yönetim kurulu üyelerine ve teşkilatımızın can damarları olan işyeri temsilcilerine katılımlarından dolayı teşekkürlerini sundu. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen